Сонуч явязи

advertisement
Son söz əvəzi
DOĞU VE BATI – ALTERNATİF SOSİAL MODELLER
Sosial gelişimin belirli aşamalarında kendini kavrama düzeyine
ulaşan insan toplumu sonralar bu durumdan memnun kalarak belli bir
zamanda durgunluk halini yaşıyor. Sanki, gelecek bu güne bağlanıyor
ve toplumun fikir potansiyeli tedricen toparlanarak, onun iç düzenini
bozan bir düzeyə ulaşıyor. Sosial problemin çözülmesi bir «normal»
toplumdan diyerine geçişin temelini oluşturuyor sanki, her şey T.
Kunun bilimin gelişim modeli kavrayışına uyaraq gerçekleşiyor.
Marksizmin sosial-ekonomi formasyonlar ve Toynbinin uygarlıqlar
teorisi toplumun diskret gelişiminin konkret belirtilerini gösteriyor.
Tüm tarihi devirlerde olduğu gibi, tüm insanlığın, sosial gelişimin ve her bir insan hayatının anlamı aranmaktadır. Bu kendini sosial
ülkünün belirlenmesinde, tarihin anlam ve amacında gösteriyor.
İnsanlık tarihinin temelini oluşturan, mükemmel toplum düzenini
arayan ve sosial ideal düzeyinde kendini anlamağa neden olan fikirler,
utopist teoriler, maarifçilik felsefesi, Kant ve Hegelin felsefi düşüncesi
şeklinde günümüze ulaştı.
Toplum sonsuz düzensizlik durumunda değildir. Onun belirli
gelişim aşamalarında sosial düzenlenmeye tedricen yardımcı olan
ideyalar yaranıyor ve «ideya kitlelere ulaşarak» devrimlere, yeni sosial kurum, hukuki norma ve kanunvericilik sistemlerinin oluşmasına
neden oluyor. Yeni insan nesli, artık yeni sosial gerçeklikte yaşıyor.
İnsan – toplum ilişkileri uzlaşarak, mevcut çelişkiler tedricen
kaldırılıyor.
566
Son söz əvəzi
İnsanlar sosial çevreden memnun kaldıkları halde, tek amacı
onunla uzlaşmak oluyor ve yeni toplum modelinin aranmasına ihtiyac
duymuyor.
Hala «çevreyle uzlaşmak» prensipini destekleyen Heraklit, sosial çevreden değil, tabiî çevreden bahsediyordu. Bu bakımdan, onun
düşüncesi daha çok doğu düşüncesiyle uzlaşıyor. Çünki, Batı uygarlığının temelinde insanın doğayla uzlaşması prensipi değil, onu
kendisine tabi ettirmek iradesi duruyor. Dikkat edilirse, bu karar
insandan topluma geçerek, yeni toplum iradesi biçiminde meydana
çıkıyor. İnsanın sosial çevreye uzlaşması, Batı düşünce tarzından ileri
gelen bir niteliktir. İnsan sosial varlık gibi doğaya karşı çıkmakla kendisini tasdik ediyor.
Bir tarafdan sosial gelişimin belirli aşamalarında milli ideya,
sosial ülkü, ideologiya ve b. Biçimde yaranan yeni ideyalar aranıyor,
diğer taraftan onlar pratik bakımdan gerçekleştiriliyor. Bu veya diğer
paradigma tarihin çeşidli devirlerinde egemenlik kazanıyor ve onun
sınırları dahilinde ideyalar aranıyor. Yeni sosial ideyalara bir
ihtiyacın duyulmaması ve yeni sosial kuruluş modellerinin
aranmaması, normal bir toplum için eksikliktir. Toplumu olduğu gibi
kabul eden insanlar, onda kaybolur ve toplum şahsiyet üzerinde
egemen oluyor.
Geçmiş nesillerin aradıkları ideyaların verdikleri semereyle,
sosial gerçekliğe dönen ideologiyaların qanunvericilik düzeyinde tasdiki ile yeterlenen yeni nesil bu hukuk normalarını öğrenmekle veya
onları gerçekleşdirmekle kendi imkanlarını sınırlandırıyorlar.
Batının klasik kapitalizm devrinde yaranmış standart azadlık
ülkülerine uygun olarak yeni nesil formalaşmıştır.
Kanunların egemenliği, hukuki devletin vatandaşlarının tüm
azadlık ve hukuklarının temin olunduğu bir durumda insanın
toplumdan memnun kalmaması için bir esas yokdur. Toplum öyle düzenlenmiştir ki, orada her bir insan kendi yeteneğini gerçekleşdirmekte şanslıdır. Ayrı ayrı insanların gayreti sonucunda,
qenel sosial gelişim prosesi oluşuyor ve Batı uygarlığının büyük
üstünlüğünü oluşturan kumulyativlik prensipi ödeniliyor.
Böyle, çağdaş Batı toplumu uygarlığın talebleri ile uzlaşmıştır.
İş bölümünün düzgün teşkili, insanların çeşidli alanlarda
567
Son söz əvəzi
ihtisaslaşması ve profesyonel gayretlerin en optimal toplanma türlerinin bulunması sosial gelişime büyük neden oluyor.
Batı dünyası bilhassa sosial gelişimde hızla ilerilediğinde, doğu
dünyası ayrı ayrı şahısların gelişmesini, insanların manevi kamilleşmesini tecrih ederek sosial gelişimin optimal formülünü bulamamış ve
ya bunun için hiç bir çaba göstermemiştir. Kumulyativlik prensipi
ancak Batı dünyasına hizmet etmişdir.
Doğu ile Batının karşılaştırılması, bilim ve sanat karşılaştırılmasına benziyor. Doğu daha çok sanatla, Batı ise bilimle özdeşleniyor.
Kumulyativlik bilimi farklandıran özel bir niteliktir. Bu gün bir
okul öğrencisi fizikanı İ.Nyutondan çok biliyor. Sıradan bir ilmi işçi,
aspirant A.Eynşteynin teorisine ilaveler ediyor ve onun tatbik alanını
genişlendiriyor. Bunun böyle olması da gerekiyor. Her hangi bir
büyük bilim adamı bilim binasında bir kat ucaltıyorsa, sonrakı nesil
artık bu yeni katta rahat yaşayarak onu ucaltmakla uğraşacaktır.
Sanat alanında ise önemli olan kişiliktir. Her bir sanat eserinin
özel değeri vardır. Onların toplanması ferdi niteliklerin emsalsizliğini
ve sanat eserinin kendi estetik değerini kaybedebilir. Bu gün her hangi
bir bestecinin L. Bethoven, P.İ. Çaykovski veya Ü.Hacıbeyovdan
mükemmel bir sanat eseri yaratması düşünülemez ve tabii gelişmeye
aykırı olan bir şeydir. Çağdaş ressamlar Rönesans devrinin
ressamlarından daha güzel sanat eserleri yaradabilseydiler bile,
Rafaelo, Vinçi, Mikelancelonun eserlerinin değeri zaman zaman
artardımı? Her bir yeni şairler nesli Füzuli, Puşkinden ileri adımlasa
veya onların bulundukları kata ulaşıp bir şeyler ilave edebilse,
poeziyanın yapısı nereye kadar ucalardı? Genellikle, biricik bir poeziya veya musiki yapısından konuşmak mümkün değildir.
Bizim sanat yaradıcılığını Doğu düşüncesiyle karşılaştırmakta
amacımız, burada ferdi-manevi dünyanın öne çekilmesini
göstermektir.
İnsanın değeri zaten onun manevi kamilliyində aranıyor. Uyqunluk aynı zamanda onunla ilgilidir ki, burada optimal toplama mümkün
deyil.
Batıda ise insanların kişilik nitelikleri, onların birliyine engel olmaz. Çünkü birleşmek, birge çalışmak, karşılıklı ilişkiler toplumun
568
Son söz əvəzi
teşkilatlanmasının özel ilkelerindendir. Çeşidli çalqılarda aynı notları
seslendirenlerin bir şefdorkestre uyması Batı üslubuna uyuyor. Çeşidli
seslerin harmoniyası semfonik etki yaradıyor. Aynı muzik aletlerinin
seslerinden en iyi halde senkronluk oluşuyor. Yeni nitelik ise ancaq
semfonikliyin sonucu olabilir. Doğu özdeşliye, Batı ise çeşidliliyin
birliyine kavuşmak için çalışıyor. Birincisinde ayrıca bir şahsın,
ikincisinde ise tüm toplumun İradesini gösteriyor.
Aceba, Batıda birleşdirici amilin temelinde dayanan nedir?
Estetik şüurdan farklı olarak rasional idrak, ilmi tefekkür tüm insanlar
için aynı yapıya malik olduğundan, bu çevrede insanlar aynı dilde
konuşuyorlar. Formal mantık birleşdirici amilə çevriliyor. Bu birliyi
geliştiren matematik için obyektlerin tabiatı yok, onlar arasındakı nisbet önemlidir. Batı toplumunun bütövlüyü de bilhassa kişilik
değerlerine dokunmadan sosial ilişkileri tenzimlemekten ileri geliyor.
Tüm bilimler ilk önce formal mantığın ve matematiğin hizmetlerinden kullandığı için bilim çeşidli bilim adamlarının aynı prosese
katılmasını temin ediyor. Bununla ilgili olarak ilmi eserlerin bazen
birkaç müellifi oluyor. Bir eserde diğer eserlere dayanmak ilmi
tatkikatın önemli ilkelerindendir. Sonunda her bir eser öncekilerin
devamı gibi meydana çıkıyor. Belirli alanlarda tüm ilmi eserler ise
sanki yegane bir ilmi eserin hisselerine çevriliyorlar.
Batıda insanların faaliyyeti qenel sosial prensipler Çerçivesinde
gerçekleşdirildiyinden, birçok adamlar aynı bir ideyanın reallaşmasına
celbedilebilirler.
İnsanlar
bütövlükte
toplumun
hisselerini
oluşturuyorlar. Bu baxımdan, Doğuda toplum insanların toplusu,
Batıda ise insanlar toplumun hisseleridirler. Hisselerin qenel yapıda
birleşmesinden bütöv mükemmel bir sistem yaranıyor.
Evet, Batı dünyası çeşidliyin birliyi gibi mevcuttur. Orada kişisel iradeler kaldırılmadan, ferdlerin kendi teşebbüsüyle ilgilendiriliyor, birleştiriliyor. Yalnız ferdlerle ilişkilerde yok, etnik qrup ve
küçük milletlerle ilişkilerde de medeni-manevi çeşidliliğin
korunmasını sağlayan Batı dünyası sosial-hukuki alanda da özdeşliyin,
birliğin taraftarıdır. Fakat, diğer halklarla ilişkilerde hukuk beraberliyi
telkin eden Batı «kütlevi kültür» ihrac etmekle yeni bağımsızlığa kavuşmuş ülkelerin bağımsız manevi-medeni sıfatının yaranmasına
569
Son söz əvəzi
engel oluyor ve bunun qaliba küreselleşmede (qloballaşma) siyasihukuki özdeşlemeye engel olacağını düşünüyorlar.
Küreselleşme – batılaşma durumunda etnik qruplar, küçük milletler de çeşidli renglerde olan çay taşları gibi kalıblara dökülerek
betonlaşıyor, kişilik, çeşidlilik kayboluyor ve dün güzellik gibi anılan
özgünlük, bu gün eksiklik gibi anlaşılıyor. Bir qranit parçası, bir çay
taşı kerpiç veya blok-beton gibi düzgün biçimde olmadığı için
değersizleşebilir.
Buna başka bir açıdan bakıldığında, tüm yorumlarımız paradoksal olabilir. Yani bu gün kişilerin hukuk ve azadlıklarından, bağımsızlıklarından, fikir plüralizminden, siyasi plüralizmden yanlız
Batı dünyasında konuşuluyor. Zaten Batı dünyası artık yüzyıllardır ki,
ayrı-ayrı kişilerin mutlu hayatını devletin ve toplumun önemli görevi
hesap ediyor ve bununla ilgili belli bir hedefe yönelik faaliyet
gösteriyor. Doğu ülkeleri ise zaten insan hukuklarının pozulması, ferdi
azadlıkların sınırlanması, hepsinin bir adamın (padişah, hükümdar)
iradesinin etkisində kalması delillerine göre tenkit olunuyor.
Küreselleşmenin esas pozitiv niteliklerinden biri de bu ülkelerin
vatandaşlarına hukuk ve azadlıklar getirmek, onlara ekonomi rekabet
alanında kendi gücünu yoklamak şansı veriyor.
Doğuda her bir insan kendisini toplumda değil, kendinde veya
ailesinde buluyor ve daha büyük bütünün hissesi olamıyor. Diğer
insanlarla ilişkiler şahsı ilişkiler, iki tarafın ilişkisi gibi kuruluyor ve
onlar genel milli-sosial meraklara indirilmiyor, devletçilik
meraklarından çıkış etmiyorlar. Bu ilişkiler sistemi, hukuk normalarına yok, daha çok ahlak ve geleneklere dayanıyor.
Burada her bir insan kendisine lokal sosial çevre yaratmalı ve
kendi azadlığını bu çevre dahilinde olan ilişkiler çerçivesinde
bildirmelidir.
Fakat, önemlesi odur ki, Batıda insanlara, ferdlere hukuk ve
azadlık , serbest yaradıcılık imkanları, azad rekabet şansı bilhasse
toplumla devletin, toplumun eliyle veriliyor. Azad olmak için, önce
azadlıktan kısmen imtina etmeli, diğer insanlarla uzlaşmalı, birlikte
çalışmalı, kendini devlet ve toplumdan bağımlı etmelisin. Bunun karşılığında devlet ve toplumda senin hukukla sınırlanmayan azadlığını
koruyor.
570
Son söz əvəzi
Her hangi bir toplumda veya sosial çevrede hiç kimse mutlak
azadlığa ulaşamaz. Hegel, bununla ilqili olarak ''azadlık derk olunan
zarurettir'' fikrini ileri sürmüştür. Önemli olan bu zaruretin sınırlarını
optimal şekilde bildirmektir.
Sosial normalara, hukuk kaydalarına kütlevi şekilde amel olunduğunda, her bir insan kendi faaliyetinin azadlık çerçivesini bilirlemek
imkanı buluyor. Yani, kanunla sınırlandırılmayan her şey azaddır.
Doğuda ise kanuna, hukuk normalarına ilqisizlik, önce ferdin
azadlığının yüksek görüntüsünü yaratsada, aslında, azad faaliyet alanı
şahsi ilişkilerin ve geleneklerin koruduğu ilave sınırlamalarla çok
sıkıştırılıyor. Başkası için kanun işlemedikte bu senin de azadlığını
sınırlamış oluyor. Çok az sayda olanlar da azadlığın artması ve
toplumun normasından uzaklaşması, zaruret alanından belirsizlik,
birçoğunun azadlık alanını da sonsuz sınırlandırıyor.
XX yüzyılın ikinci yarısında Batıda formalaşmış toplum modeli
kendisini en optimal model saydığı için yeni arayışların karşısı alınmışdır. Yeni devrin taleblerine uyan yeni ideyalar gerekiyor. Batı
dünyası ise şimdi ancak hukuk normaları ve hazır stereotiplerle
silahlanmıştır. Bütün dikkat sosial ilişkilere ve toplumun gelişimine
yönelmiştir. Çağdaş devirde Batıda sosiologiya ilmi felsefeni geride
koymuştur.
Batıda büyük felsefeler devri arkada kalmıştır. Felsefe, ruh ve
ideyadan mahrum olan sosial fikir, yeni toplumlar için seciyevi olan
yeni eğilimleri, sosial dramatizmi yansıtamayacaktır.
Yeni büyük ideyalar büyük tahayyülün sonucudur. Büyük
şahsiyetler ve felsefeler devrini arkada bırakmış Batı artık bu missiyanı gerçekleştiremiyecektir. Bu gün, bu görev Doğuya bağlanıyor.
Fakat, Doğu kendisi kaybetmiştir. O, kendini bulursa, kurtuluş
yolunu da bulacaktır.
Bu bakımdan ümid veren ideya Avrasiya ideyasıdır. Çünkü o,
Doğu ve Batının genetik tarihi birliğinden kaynaklanıyor.
571
Son söz əvəzi
Вместо послесловия
ВОСТОК И ЗАПАД КАК АЛЬТЕРНАТИВНЫЕ МОДЕЛИ
ОРГАНИЗАЦИИ ОБЩЕСТВА
572
Son söz əvəzi
На определенных этапах общественного развития человечество возвышается до уровня самопознания. После этого общество, удовлетворенное процессом самопознания, функционирует в течение определенного периода как бы по инерции. Будущее оказывается прикованным к прошлому. Идейный потенциал
общества постепенно накапливается и, наконец, достигает того
уровня, на котором внутреннее равновесие общества нарушается.
Разрешение общественной парадигмы создает основу для перехода от одного “нормального” общества к другому. Все происходит
как будто в соответствии со схемой развития науки, предложенной Т.Куном. И выдвинутая марксизмом теория общественноэкономических формаций, и учение Тойнби о цивилизациях выражают конкретные проявления дискретного развития общества.
Как и жизнь отдельного человека, развитие общества и человечества, в целом, должно иметь смысл, поиски которого велись на протяжении всей истории. Подход к этому вопросу выражался в поисках социального идеала, сущности и цели истории.
Лежащие в основе истории человечества идейные поиски наилучшей организации общества привели к самопознанию в виде социального идеала, что проявилось в утопических теориях, философии эпохи Просвещения, а впоследствии, на уровне философской мысли Канта и Гегеля.
Не все процессы протекают стихийно. На определенных
ступенях развития общества созревают идеи, благодаря которым
общество постепенно организовывается. “Идеи овладевают массами”, совершаются революции, формируются новые типы социального строя, в обществе устанавливаются новые законодательные системы и правовые нормы. Новое поколение людей живет уже в условиях новой социальной среды. Отношения между
обществом и человеком гармонизируются, существовавшие ранее
противоречия постепенно устраняются.
В условиях, когда люди удовлетворены социальной средой,
основная цель для них заключается в приспособлении к этой среде. Не остается необходимости в поисках новой модели
общества.
573
Son söz əvəzi
Принцип “приспособления к среде” выдвигался еще Гераклитом. Однако Гераклит говорил не об общественной среде, а о
природной, естественной среде обитания. С этой точки зрения,
позиция Гераклита в большей степени соответствует восточному
образу мышления. Тогда как в основе западной цивилизации лежит не принцип приспособления человека к природе, а стремление подчинить ее себе. Если присмотреться внимательно, эта решимость передается от человека обществу, и возникает принципиально новое явление – общественная воля. Для западного стиля мышления характерно приспособление человека к общественной среде. Человек в лице общества противостоит природе и
добивается самоутверждения.
На определенных этапах общественного развития с одной
стороны, идет поиск новых идей, что проявляется в форме национальной идеи, социального идеала, идеологии и т.п., а с другой –
осуществляется их практическая реализация. В течение каждого
исторического периода доминирует та или иная общественная парадигма, и идейные поиски протекают в рамках этой парадигмы.
Недостаток такого нормализованного общества заключается
в том, что здесь не возникает потребности в новых социальных
идеях, не ведутся поиски новых моделей общественного устройства. Люди воспринимают общество, как оно есть, и растворяются в нем. Возникает доминантность общества над личностью.
Поскольку идейные поиски предшествующих поколений
принесли свои плоды, а идеологии уже превратились в общественную реальность и утвердились на законодательном уровне,
последующие поколения ограничиваются лишь изучением этих
правовых норм и их соблюдением. В западном мире в эпоху классического капитализма сложились стандарты идеалов свободы, и
новые поколения формировались уже в соответствии с этими
стандартами.
В условиях существования правового государства, верховенства закона, обеспечения прав и свобод человека не возникает
повода для недовольства обществом. Оно сформировано таким
образом, что здесь каждый имеет шанс на реализацию своих талантов и способностей. Деятельность отдельных людей сумми574
Son söz əvəzi
руется и образует единый процесс общественного прогресса. Тем
самым, реализуется принцип кумулятивности, что является наибольшим преимуществом западной цивилизации.
Таким образом, современное западное общество сформировалось в соответствии с требованиями цивилизации. Рациональная организация процесса разделения труда, специализация людей в различных сферах и нахождение наиболее оптимальных
вариантов суммирования специализированной деятельности способствует общественному прогрессу.
Западный мир смог достичь такого уровня благополучия
именно благодаря усовершенствованию общественных отношений. Восточный же мир, оказав предпочтение развитию отдельных личностей, их нравственному совершенствованию, не сумел
найти оптимальную формулу общественного прогресса. Принцип
кумулятивности был результативно использован лишь на Западе.
Сравнение Востока и Запада в некоторых моментах подобно
сравнению искусства с наукой. Восток созвучен с искусством,
Запад – с наукой.
Как известно, для науки характерен принцип кумулятивности, который подразумевает возможность своеобразного суммирования приобретенных знаний. Так, современный школьник
обладает относительно большей информацией по физике, чем
Исаак Ньютон. Рядовой научный работник делает дополнения к
теории А.Эйнштейна, все более расширяя сферы ее применения.
Иначе и не может быть; если тот или иной корифей воздвигает
новый этаж в “здании” науки, последующие поколения, уже
находясь на этом этаже, участвуют в строительстве следующих,
закладывая хотя бы один новый кирпич.
В искусстве же главным является индивидуальность. Произведения искусства ценны сами по себе. Их невозможно суммировать. Это могло бы привести к потере уникальности, индивидуальных качеств и эстетической ценности произведения искусства. В наши дни создание каким-либо композитором музыки
более уникальной, чем творения Л.Бетховена, П.И.Чайковского и
У.Гаджибекова, не только незакономерно, но и непостижимо.
Насколько совершеннее была бы поэзия, если бы каждое новое
575
Son söz əvəzi
поколение могло начинать свое творчество с вершин поэзии
Физули и А.С.Пушкина, при этом делая еще один маленький шаг
вперед? Возможно ли говорить о поэзии, музыке как о некоей
единой конструкции, едином здании? Нет. В мире искусства каждое произведение неповторимо и не накладывается на другие.
Восточный образ мышления уподобляется художественной
деятельности потому, что на Востоке, как и в искусстве, индивидуально-нравственный мир выдвигается на первый план. Здесь
ценность человека усматривается именно в его нравственном
совершенстве. Индивидуальный, духовный мир человека доминирует над его социальной сущностью.
На Западе же различия между людьми не препятствуют
суммированию их деятельности. Ибо объединение, совместная
деятельность, взаимосвязь является одним из важных условий организации общества. Для западного стиля характерна игра на различных музыкальных инструментах, но по единым нотам. Музыкальные инструменты, взаимодополняя друг друга, создают симфонический эффект. Игрой же на идентичных музыкальных инструментах можно добиться лишь синхронности. Восток стремится достичь единообразия, а Запад – единства многообразия.
В первом случае доминирует воля одного человека, во втором –
общественная воля.
Что же лежит в основе объединяющего фактора на Западе?
В отличие от художественного сознания, структура рационального познания, научного мышления для всех одинакова, в связи с
чем, в этой области люди говорят на едином языке. Формальная
логика становится интегрирующим фактором. Математический
подход в еще большей степени усиливает это единство. В математике первоочередным является не природа рассматриваемых
объектов, а соотношение между ними. Точно также, целостность
западного общества обеспечивается регулированием общественных отношений без ущерба индивидуальной жизни каждого
человека.
Тот факт, что в науке прибегают к услугам формальной логики и математики, создает условия для деятельности различных
ученых в едином научном пространстве. Поэтому порой один
576
Son söz əvəzi
научный труд создается при коллективном авторстве. Написание
одной научной работы требует ссылок на другие, что является
необходимым требованием научного исследования. В результате,
каждый научный труд предстает как продолжение предшествующих. Таким образом, все научные работы в той или иной сфере превращаются в разделы единого научного процесса.
В силу того, что на Западе человеческая деятельность осуществляется в рамках единых общественных принципов, здесь
также возможно привлечение большого количества людей в процесс реализации единой идеи. Отдельные люди превращаются в
частицы общества. На Востоке общество – есть совокупность
людей, а на Западе человек – есть часть общества. На Востоке
превалирует человек, а на Западе – общество.
Да, западный мир существует как единство многообразия.
Здесь достижение целостности общества не требует устранения
индивидуальной воли отдельных людей. Выступая с позиции
сохранения разнообразия в культурно-нравственной сфере не
только в отношении индивидов, но и в отношении этнических
групп, малых народов, западный мир, вместе с тем, является
сторонником единообразия и целостности в социально-правовой
сфере. При этом для Запада приоритетным является второе. В
ряде случаев Запад при помощи экспорта “массовой культуры”
препятствует сохранению культурно-нравственной самобытности
народов. Видимо, национальная культурно-нравственная воля
может помешать делу политико-правовой идентификации на
пути к глобализации.
В условиях глобализации, которая в большинстве случаев
проявляется как вестернизация, этнические группы, малые народы, каждый из которых обладает собственной неповторимостью,
как будто цементируются в единой безликой конструкции. Утрачивается индивидуальность. Своеобразие, воспринимавшееся
недавно как красота, сегодня представляется в качестве недостатка. Нечто оригинальное и неповторимое обесценивается в
силу того, что это непохоже на общепринятые на Западе образцы.
Если рассматривать это обстоятельство в ином ракурсе, оно
может показаться парадоксальным. Так, именно западный мир
577
Son söz əvəzi
говорит в настоящее время о правах и свободах человека, демократии, политическом плюрализме, уже несколько веков считает
счастье и благополучие человека главной задачей общества и
государства, проводя целенаправленную деятельность в этом
направлении. Большинство же восточных стран подвергается
критике по фактам нарушения прав человека, ограничения индивидуальной свободы, подчинения всех людей воле одного индивида (падишаха, монарха).
Специфика Востока заключается в том, что человек находит
себя в большей степени не в обществе, а в себе самом и в своей
семье. Люди здесь не готовы стать частью чего-то большего. Отношения с другими людьми строятся на личном уровне, как двухсторонние связи. И эти отношения не вносятся в контекст общенациональных и государственных интересов. Такой тип отношений в большей степени опирается не на правовые нормы, а на
нравственность и традиции. В этом случае, каждый человек создает локальную социальную среду, где он может выразить свою
свободу.
Однако вся проблема именно в том, что на Западе права и
свободы, условия для творчества и свободной конкуренции предоставляются индивидам именно посредством общества. Чтобы
стать свободным, надо сначала частично отказаться от свободы,
пойти на компромисс с другими людьми, принять формулу совместной деятельности, поставить себя в зависимость от государства и общества. Взамен государство и общество защищает
оставшуюся, не ограниченную законом свободу индивида.
В любом обществе, в любой среде никто не может обладать
абсолютной свободой. Как отмечал Гегель, свобода есть осознанная необходимость. Проблема заключается в определении оптимальных границ этой необходимости.
При всеобщем соблюдении социальных и правовых норм
каждый получает возможность определить рамки свободы своей
деятельности. То есть, разрешено все, что не запрещено законом.
На Востоке пренебрежительное отношение людей к правовым
нормам, на первый взгляд, создает видимость более широкой
индивидуальной свободы. На самом деле, поле деятельности каж578
Son söz əvəzi
дого человека сокращается по причине дополнительных ограничений, возникающих в связи с непредсказуемостью поведения остальных, таких же “свободных”, людей. Уклонение от буквы закона одними людьми приводит к ограничению свободы других.
Расширение свобод отдельных групп людей и их выход за пределы общественных норм, неопределенность границ “необходимости” приводит к ограничению свободы деятельности большинства.
На Западе индивидуальная свобода опосредована государством и обществом. Если на Западе свобода людей, их индивидуальность проявляется в профессиональной деятельности, творческом труде, экономике, науке, но при этом, все следуют единым принципам в сфере права, то на Востоке, свобода часто проявляется именно в несоблюдении правовых норм.
Современный западный мир, удовлетворенный практическим осуществлением идей предшественников, добившийся верховенства общества, всеобщего соблюдения правовых норм, как
бы остановился на достигнутом. Однако, тем самым на Западе
человек, с его индивидуальной духовностью, оказывается как бы
затерянным в обществе. Ибо на первый план выдвинуто совершенствование общественных отношений, общества. Но ведь
предметом философской мысли все еще остается духовный мир
человека в его отношении к природе и обществу, а не общество
само по себе. Неслучайно в последнее время на Западе философия оттеснена социологией. Эпоха великих философских идей
осталась позади. Общественная мысль, лишенная философской
глубины, духовности, не способна отразить характерные для
современного человека новые чаяния и социальный драматизм
времени. Запад уже не в состоянии исполнить эту миссию. Вся
надежда на Восток.
Однако Восток утрачен. Если Восток сможет найти самого
себя, то будет найден и выход из сложившейся ситуации. В этом
контексте наиболее обнадеживающей представляется евразийская идея, которая исходит из генетически-исторического единства Востока и Запада.
579
Son söz əvəzi
Instead of P.S.
EAST AND WEST AS ALTERNATIVE MODELS
OF SOCIETY ORGANIZING
580
Son söz əvəzi
On certain stages of the social evolution humanity emanates
itself to the level of self-cognition.
There after, the society satisfied by the self-cognition process
performs its function on would be inert way. The future turns out to be
adhered to the past. Ideal potential of the society gets gradually accumulated and finally it inside balance (equilibrium) gets disrupted.
Solution of the social paradigm sets basis in transition of one
normal society to another.
All seems to take place in accordance with the science progress
diagram, suggested by T.Cunn and the Marxist theory on socialeconomic formations as well as Toynby’s on civilization concretely
emphasize the describe society evolution manifestation.
Evolution of the society and humanity as well as the life of an
individual entirely ought to have the impact in which the search had
been set out all along the history.
The approach to this problem was expressed in quest of the
social ideal, the essence and objective of the history.
Idea search being a background of the mankind history led to the
self-cognition in the shape of the social ideal, which was manifested in
utopic theories, the enlightenment epoch philosophy, and subsequently in the level of Cant and Hegels philosophic mind.
However not all the processes elapse naturally. Ideas mature on
the certain stages of social evolution and due to them the society is
gradually organized. Ideas take possession of the crowds, revolutions
do happen new patterns of social and legislation systems as well as
legal norms are established in the society.
A new generation of people lives already in the innovated social
environment.
The interrelations between a society and an individual get harmonized, and contradictions previously existed eliminate gradually.
In circumstances where the individuals are satisfied with the
social environment the main objective in them is to get adopted to this
environment.
There is no necessity of searching a new model of society. “The
adaptation to the environment” principle was even put forth by
Heroclyth. However Heroclyth did not use to talk on the social
581
Son söz əvəzi
environment, but on natural habitat. In view of this point Heroclyth’s
position to a greeter extent coincides with the Eastern mode of
thinking. Where as the background principle of Western civilization is
not human’s adapting to nature, but aspiring to subdue the nature to
himself.
When viewed attentively this determination is transferred from
individual to society and basically new phenomenon i.e. the social will
- comes into view.
The adaptation of an individual to the society is peculiar to the
Western mode of thinking. Individual in the face of society confronts
the nature. And succeeds in self-asserting.
On the certain stages of social evolution the search of new ideas
manifested in the shape of the national idea is being proceeded on the
one hand and their practical application realized on the other. One and
another social paradigm dominate during each historic period, and the
searches of ideas proceed within the framework of the present
paradigm.
The shortcoming such a normalized resides in that. It neither
needs demanding of the new social ideas, nor searching of the
innovated models of society organization.
The individuals perceive the society as it is, and they merge with
it, so the society appears to dominate over them. Since the idea search
of the previous generations were fruitful and ideologies converted into
social reality and confirmed themselves on the level the oncoming
generations are restricted only by studying and observing those legal
norms.
In the Western world during the classic capitalism epoch the
freedom ideals stereotypes had been formed and the new generations
brought up in accordance with them. There is no motive of being
dissatisfied with the society in conditions of legal state, supremacy of
law, human rights and freedom guarantee.
The society formed in such a way, where every individual has
his own opportunity of realizing his talents and abilities.
The activity of the separate individuals overall and forms the
identical process of social progress. Thereby the cumulative principle
582
Son söz əvəzi
is realized and considered to be the most advantageous one in the
western civilization.
Thus the up-to-date western society is shaped in accordance
with the civilization requirements.
The rational organization of the labor division process, the
specialization of the individuals in various aspects, and the find of the
most optional alternatives of the specialized activity aggregation
contributes to the social progress.
The Western world was able to reach to such an extent of
benefit namely due to social relations improvement.
Whereas Eastern world considering the separate individuals
progress as well as their moral perfection to be preferable was not able
to find the optional pattern of the social progress. The cumulative
principle was only consequently used in the West. Comparing of the
East and West on some seems to be like correlating of the Art with
Science. The East harmonizes with art, while the West harmonizes
with science.
The cumulative principle is known to be characteristic for science as it implies the opportunity of specific aggression of the acquired
studies. So, an up-to-date schoolboy possesses much more information
on physics than Isaac Newton. A rank and file researcher contributes
to the Einstein’s theory by expanding the boundaries of its application.
It should not be otherwise. If one another coryphées erects a new store
in a science building the forthcoming generations, being on the same
floor, take part in its construction by laying one break at least.
Nevertheless the individuality is the basic principle of art. The
art pieces are authentically valuable by themselves. It is impossible to
aggregate them.
Otherwise, it would have lead to the loss of uniquity, individual
qualities and authentic values of the art pieces. Nowadays composing
of music rather unique than L. Beethoven’s and P.Chaikovsky’s
masterpieces is not only conformable but also inconceivable.
Suppose how perfect the poetry would be, if each generation
started realizing its creative power from the Fizuli’s and Pushkins top
poetry by taking a step ahead? It is possible to talk about poetry,
583
Son söz əvəzi
music as a certain identical construction, and identical building? No,
of course it is not.
In the art universe each work is indispensable and inimposed on
the other ones.
The Eastern mode of thinking seems to be like an art activity in
because in the East as well as in art individual-moral world is put
forward. Herein the value of individual is considered to be appreciated
by his moral perfection.
Individual and spiritual universe of human seems to dominate
over his nature. In the West distinctions between the individuals do
not interfere with their activity aggregating. For the Unification joint
activity and interrelation is known to be one of the most important
society organizing conditions. Playing the various musical instruments
on the identical notes is characteristic of the western stile musical instruments inter completing each other, create the effect of symphony.
One can achieve only synchronicity, by playing by playing the identical musical instruments. The East aspires to achieve identification but
the West identity of diversification. The will of an individual dominates in the latter.
What is the background of unaffecting factor in the West?
Contrary to the art consciousness, the rational cognition structure is
identical for everyone. In view of the fact that people speak the same
language in this sphere.
The official logic gets an integrating factor. The mathematical
approach to a greeter extent consolidates this identity. The correlation
is considered to be rather first, than the nature of the regarded objects
in mathematics.
Just the same, wholeness of the western society is provided by
the social relations without damaging the individual life of its each
member.
The fact that science makes use of the formal logic mathematics
initiates condition for the scientists to work in the identical scientific
infinitive space. That’s why one research work is sometimes done by
means collective-co-authorship, referring being the necessary requirement for putting down any scientific research work demands
quoting on the other ones.
584
Son söz əvəzi
Consequently, each scientific research work in one and other
branch seem to be converted into the identical scientific process
division. By virtue of the fact that human activity in the west is within
the identical social principles framework, it enables attracting a great
number of individuals to the identical idea realization process. Separate individuals turn out to be the particles of the society. In the east the
society is an aggregation of the individuals whereas in the west the
individual is a part and the parcel of society.
The individual prevails in the East, but the society does it in the
West. Herein the society wholeness achievement does not require
eliminating of separating individuals will, standing up for culturalmoral diversification preserving, with regard to not only individuals
but also small ethnic groups and minorities the western world upholds
identity and wholeness in the social-legal sphere. The latter is an
advantageous one in the West.
In a number of cases the West hinders from preserving culturalmoral distinctiveness of the nations, by exporting the mass culture.
The national cultural moral will seems likely to interfere with political
politico-legal identification on the globalization way.
On globalization conditions which are manifested in “westernizm” the ethnic groups being unique and indispensable in their own
way, become faceless as being cemented in one identical construction.
The individuality is lost.
Originality apprehended a beauty so far is represented as defect.
Sometimes original and unique is undervalued by virtue of its being
distinguished from the western stereotype patterns.
If viewed in another foreshortened, this circumstance is likely to
seem a paradoxical one. So, just in this way the western world speaks
on human rights and freedom, democracy, political pluralism,
considers human happiness and welfare to be the key principle of a
society and state, and executes goal- oriented activity in this direction.
While the majority of the Eastern states are subjected to critics on
violating human rights, individual freedom restricting, and subduing
all people to the will of one individual i.e. monarch and king.
585
Son söz əvəzi
The Eastern specific character implies that an individual finds
himself to a greeter extent in himself and in his own family, rather
than in his society.
The individuals do not aspire to be a part of something bigger.
The individuals’ interrelations are based on the private level, which is
the similar to bilateral links. And these relations are not contributed to
the all round nation and state interests’ context. Such model of relations to a greeter extent bases itself rather on morality and tradition
than on legal standards. In this case every individual creates the local,
social environment where he is able to execute his freedom.
However, the whole problem lies namely in that. In the West all
rights and freedoms, creative, and free competitive conditions are
presented to an individual precisely by the society.
In order to be free one ought to refuse freedom to some extent,
compromise with the other individuals, accept the joint-activity pattern, and depend upon the state and society. Instead of it, the state and
society protects the rest freedom of an individual unlimited by the law.
Either in any society and environment, no one is able to execute
the absolute freedom. “Freedom is an award necessity”. Hegel stated
the issue is an indicating the optional limits of this necessity.
By general observing social and legal norms
each
individual
gets
an
opportunity
of
indicating his activity freedom framework of
his activity. All not forbidden by law is
permitted. On the first sight, the careless
attitude to the legal standards in the East
suggests the unlimited freedom view.
Actually, however, every individual’s activity is reduced in
terms of extra restrictions regarding unpredictable behavior of the rest
identically “free” individuals.
Violating of law by one group of individuals leads to freedom
restriction of others.
Separate individuals’ freedom enhancement,
their beyond the public standards outcome, the
necessity limits indefiniteness, results in
586
Son söz əvəzi
restricting
of
activity
freedom
of
the
majority.
In the west individual freedom is converted by the state and
society. If in the west human freedom and their individuality is
manifested in their professional activity, creative power, economics,
and science, thereby all coincide with the legal principles, while in
East freedom is frequently manifested in disobservance of legal
norms.
The modern Western World having been satisfied with the
actual realization of their ancestors’ ideas achieved the society
supremacy and all round observance of legal norms would be halted
by the gains attended.
However, by that means a human with his individual morality in
the West appears to be lost in the society. Otherwise the society and
social relations improvement is put forward. Whereas the subject
matter of philosophic idea is still the spiritual universe of an
individual with his regard to nature and society, and nonetheless the
society itself.
Unoccasionally, philosophy has been lately pushed but of the
way by sociology in the West.
The Great Philosophic mind has been left behind. A social idea
deprived of philosophic profound meaning and morality is not capable
to emphasize innovated efforts of an individual as well as social
dramatizm of the time.
The West is not able to carry out this mission. There is only an
inevitable hope for unity of the East and West!
587
Download